31 Ekim 2012 Çarşamba

Kırmızı Pazartesi - Gabriel Garcia Marquez


sanırım biz Türklerin çokça aşina olduğu bir kavram: kan davası veya namus meselesi ...
evet, kitapta Santiago Nasar isimli kahramanımızın (roman kahramanı yani, yoksa pek kahraman değil) cümbür cemaat kutlanan bir düğünden sonra sabah herkesin bilgisi dahilinde nasıl öldürüldüğü anlatılıyor ...
kitabın özeti bu, ki konuyu anlatmayı sevmediğimden bu tek satırlık genel bir anlatımı kabul edin lütfen :)

gelelim kitabımızın bıraktığı izlenimlere;
önce Marquez üstadın kitapta geçen şu aforizmasını yazmadan edemeyeceğim:

... "kader bizleri görünmez kılar" ....

önyargının, iftiranın insan kaderi üzerinde (yaşamıda diyebiliriz) nasıl negatif bir unsur olduğu üzerine çarpıcı ve acı bir hikaye, nede olsa kahramanımız ölüyor ...
işin aşina olduğumuz ve düşündürücü tarafıda kitapta bu nihai sonu önlemek için deyim yerindeyse binbir türlü yol olması ve buna rağmen kimsenin kılını kıpırdatmaması ....
tamam yani sonuçta Santiago Nasar' da sütten çıkmış ak kaşık değildir lakin bu kadarda olmaz birader! neyse ...

ve; son olarak ...
yazarımız Gabriel Garcia Marquez 1982 Nobel Edebiyat Ödülünü bu eseriyle kazanmıştır ...
bana gelince, esefle kınıyorum kendimi yanlış hatırlamıyorsam 2007 senesinde aldığım kitabı anca 2012 senesinde okuduğum için :/

29 Ekim 2012 Pazartesi

blog yazmak ...


merhaba sayın okuyucu ...
daha blog yazmak konusunda hayli deneyimsizim eheh bugüne kadar günlük bile tutmamış biriyim sonuçta; etiketler, bulutlar, vesaire vesaire bunları nasıl halledeceğimizi düşe kalka zaman içinde öğreneceğiz :)
o halde; "hal böyleyken telefunken" ilk başlarda içeriğimiz herhalde okuduğum kitaplarla sınırlı olacak, sonuçta profesyonel (!) bir okuyucuyuz zamanla konuyu ve içeriği dallandırıp budakllandırırız. Sonuçta hayatın yolumuza ne gibi süprizler çıkaracağı belli olmaz değil mi? (bkz. bloğun tepesindeki söz)
aslında benim hoşuma giden sanırım bir web sahifesi yaratmak, doğrusunu isterseniz şablonu sürekli değiştiriyorum, olmadı bi' daha, olmadı bi' daha ...
sanırım boş zamanlarımda web tasarımcılığına çalışsam iyi olacak :))

netekim hayat bir okul, öğrenmenin yaşı yok :)

27 Ekim 2012 Cumartesi

inception (!)

... bugün 27 ekim 2012, bin atlı blogspot a girerken çocuklar gibi şendik, bin atlı o gün dev gibi bayt'ları yendik ...

açtık bloğu eyledik viran, yağdı tepelere kar yola koyulduk heman ...