4 Ocak 2013 Cuma

gecikmiş anlatı; Operasyon: Shire


Netekim, moda Hobbit ve Felsefe ...
Yazımızda felsefeye dalmayacağız bugün pek felsefe havamda değilim blog! aslında bu yazıyı filmlerdeki deyişle "arayı açmamak" için yazıyorum ...

Takriben aralığın son haftasında kadıköyde ismi lazım olmayan bir AVM sinemasına gerçekleştirdiğim Shire operasyonuyla elime 13 cüce 1 adet hobbit, bir grup elf, 3 büyücü (Gandalf, vicdansız Sabuha pardon Saruman, Gri büyücü?) ve çok sayıda ork, midili ele geçirdim, operasyonun diğer hedefi olan ejderha Smaug u ise bir sonraki müdahale olan "kod adı: Smaug " operasyonuna bıraktım maalesef çünkü yönetmen Peter Jackson filmi 3 operasyon ile çözüme ulaştıracakmış bu yüzden benim operasyonlarımda eş zamanlı oluyor daha doğrusu araya biraz zaman giriyor haliyle bir filmi çektikten sonra kurgulamak kesip biçmek gibi makyajlar zaman almakta göye teknoloji çok gelişmişti değil mi? ağaç oluyoruz burada ...

Neyse sevgili blog, herhalde yönetmenimiz 1 sene sonra filmin ikinci bölümünü çeker ...
O zamana kadar kod adı: Smaug operasyonunun detaylarını bildiririm ...


2 Ocak 2013 Çarşamba

Bir Yazar; Jose Saramago ...

merhaba blog, epeyi bir zamandır seni ilgisiz bırakmışım :) öyleyse yeni yılın ilk yazısı ile seni şenlendireyim, gönlünü alayım, şu an kahve içiyorum dur sanada bir fincan yapayımda 40 yıl hatırım kalsın ...

aslında ...
ne yalan söyleyelim bu yazı birazda planlanmış bir yazı, bir süredir kafamda yazar Jose Saramagoyu sana tanıtmak vardı. Konuya giriş yaparken hemen yazarımızın bir-iki resmini ekleyeyim, işte; Jose Saramago ...
Resimde görülen üzere sempatik bir ihtiyar olarak gözüküyor, oysa ki görünüş aldatmasın bu bağlamda belirteyim ki yukarıda Jose Saramago ismine tıklayınca yazarın hayatı karşınıza çıkacak o yüzden tekrarlamanın pek anlamı yok, gelgelelim yazarımız için neden "görünüş sizi aldatmasın" dediğime;
eee, öncelikle yazarımızın edebiyat dünyasında "komünist yazar" olarak bir namı var ama bununla komünizmin kötü bir şey olduğunu söylemiyorum, neyse yazımıza siyaset bulaştırmayalım olabildiğince nötr kalalım. Yazarımız birçok kitabında dini ve hristiyanlığı eleştirdiği için edebiyatın haşarı çocuğu oluyor, tabi ne kadar çocuk diyebiliriz o başka :) 
bu konuyu gazetelerden bir pasaj vererek noktalayalım;

1969'dan beri Portekiz Komünist Partisi üyesi olan yazar, son yıllarda sıkça İsrail'i hedef almış, Filistinlilere uygulanan ambargonun Auschwitz sendromunun yeniden üretilmesi anlamına geldiğini söylemesi uluslararası edebiyat çevrelerinde kendisine yönelik kampanyalar başlatılmasına neden olmuştu. Saramago hem yapıtlarında hem de kamuoyuna yaptığı açıklamalarda her zaman sert çıkışları ile tanındı ve ödediği bedellere karşın asla fikirlerinden taviz vermedi.

ilk önce Jose Saramago ile tanışmamla başlamak gerekir, tabi yazarımız toprağı bol olsun yakın bir geçmişte kaybettik lakin adam Türkiyeye geldi ölmeden önce kitaplarını imzaladı, türkçe bilmemesine rağmen hayranlarıyla hoş beş etti vsvs ... ama yine de fiziken tanışamadım ...

Yazarın ilk okuduğum kitabı Filin Yolculuğu idi. Son kitaplarından biridir, bir edebiyat dergisinde tavsiye edilen kitaplar kısmında görmüştüm. Doğrusu iyiki almışım bu kitabı, konu olarak bir masal kitabı gibiydi. Vakti zamanında Portekiz kralının Avusturya kralına eee yada Avusturya kralının Portekizli olana (netekim zihnimin puslu kıtalar atlasında burayı çok hatırlayamadım, o günden bugüne 100 e yakın kitap okudum) fil hediye etmesi ve bu filin Portekizden Avusturyaya yolculuğunu yada tersi epey esprili bir dille anlatıyor zaten yazarımızın en büyük iki özelliğinden biri bu alaycı üslup, öteki ise nokta ve virgülden başka birşey kullanmaması, bu da kitabı yutarcasına okumanızı sağlıyor :) işte bu tarz üslup çok ilgimi çekmişti yoksa kitap ortalama, hoşça vakit geçirmenizi sağlayacak bir kitap ... (google amcamıza sordum, filimiz portekizden avusturyaya gidiyor)

Bu kitaptan sonra Jose Saramagonun daha fazla kitabını okumak istedim ve yazarın en ünlü kitabı olan1 995 te yazdığı ve 1998 Nobel Edebiyat ödülüne layık görülen kitabı "Körlük" ü aldım ve bunuda bir solukta okudum, Bu eseri Filin Yolculuğu gibi masal tadında bir kitap olmadığı için pek fazla espritüel bir üslup kullanılmamış fakat aynı koşarcasına okunan bir kitaptı.
Ee sonuçta Nobel ödülüne layık görülmüş, tabi ki konumuz sosya içerikli olacak :) Kitap bir adamın trafikte araba kullanırken kör olmasıyla başlıyor, yalnız bu körlük bildiğimiz gibi bir körlük değildir hikayenin bu kısmı biraz kurgu, yani körlük kısmı çünkü körlüğümüz bulaşıcıdır onu muayene eden dr. falanda kör olur ve bu körlük ünlü Milka Jojoviç ablamızın seri filmi resident evildeki t-virüsü gibi bütün bölgeye bulaşır, neyse hikayemiz böyle devam eder, gelişir ... daha fazla anlatmak yok :) bunun dışında kitap son derece gerçekçidir ...
Jose Saramago eserinde "körlük" fenomenini kullanarak, insanın kuyruğu sıkışınca ne kadar ahlaksızlaşacağını/alçalacağını göstermeye çalşmış haylide başarılı olmuş yani sonuçta Nobel ödülü almış boru diil :)
Körlük kitabını yazmışken, bu kitabın aynı isimle (Blindless) filmininde çekildiğni belirtmeden geçemeyeceğim, filmde Julianne Moore falan oynuyor, kitaba hayli sadık kalınmış ama kanaatimce okumak ile görmek arasında fark var film sıradan bir film gibi geliyor insana ben kitabını tercih ediyorum ...

Hımmm ...
Konuyu tekrar rayına oturtalım, Filin Yolculuğu ve Körlükten sonra Küçük bir Jose Saramago Arşivi yaptım :) Okunası bir yazar, okuduğum her kitabından zevk aldım lakin şu günlerde bir kitap daha çıktı piyasaya: Çatıdaki Pencere ...
(bu arada şu kitapların kapağına ... ödülü, ... adet basılmıştır, falancanın kitabı tarzında yazılar yokmu hastasıyım :/)

Hayli ilginç bir öyküsü var bu kitabın, yok yok yanlış anlaşılmasın henüz almadım/okumadım bu kitabı :) Ama Şöyle ki, bu kitap aslında 1940 ta yazılmaya başlanmış 1950 de bitmiş ve 1953 te yayıncıya verilmiş. Bu noktada hemen Jose Saramagonun yazının en başında linkteki biyografisine bakıyorum ilk kitabını 1947 de yazmış :)
Dilimin altından baklayı çıkartayım, bu kitabı yayınevleri basmamış ve Jose Saramago bu yüzden tam 20 yıl yazmaya ara vermiş :) zaten biyografisine bakacak lursak yayınlanan ilk kitabı 1947, ikinci kitabı 1977dedir, yani ben 2 yaşındayken ...
30 yıl sonra yayınevi taşınırken bu kitabın müsvetteleri bulunuyor fakat yazarımız kendisi hayattayken basılmasına izin vermiyor, ölümünden sonra ise karısı Piar del Rio tarafından bastırılmış....

Doyurucu bir yazıya imza attık, mutluyum :D
Namaste çek kürekleri blog!
Eyvallah ...