Klasik denebilecek bir aşk hikayesinin sarsıcı ve şiddetli bir sonla
bittiği aslında bir filmi keser gibi pekte bitmediğiya da en azından klasik bir
şekilde bitmediği sarsıcı bir kitap …
Orta yaşlı dul bir kadının yeniden aşka kapı aralaması gibi masum bir
arayışla, genç bir çocuğun asi, nihilizm kokan şiddetiyle, deneyimli bir
gemicinin hem yücelik hemde bıkkınlık anlatan öyküsüyle çok katmanlı ve akıcı
bir kurgu …
“Kusursuz bir arınma yaşamı ancak kanla yazılmış bir şiire dönüştürerek
mümküdür …”
Kitaba yüzeysel olarak bakınca es geçilebilir gibi ama yazar hakkında
araştırmaları olan birinin kolayca farkedeceği üzere sanki romanda ki genç asi,
nihilist ve şiddet yanlısı Noboru da yazar kendi geçmişini dillendirdiği zannına
bende kapıldım…
Aşk …
Cinsellik …
Arayış …
Kan/kin …
Şiddet …
Nitelikli bir okuma oldu kayıkçı, bence akıcıydı da …
Namaste çekiyoruz kürekleri …
Nihilizme de fazla kaptırmıyoruz, bana ters bir felsefe …