İlk önce;
Bu kitaba dair ilginç bir alım hikayem var; zamanın alkım
kitabevinde gezip kitaplara bakarken önüme düştü (farklı bir bölümde) sonra pek
önemsemeden gezime devam etmiştim taa felsefe bölümüne geçene kadar yani
kitabevinin öteki ucu ve bilenler bilir kadıköydeki kapanan alkım kitabevi
hiçte ufak değildi neyse orada yanlış hatırlamıyorsam Machiavellinin prensine
bakmak için yerinden çıkarırken üstüne konmuş bir kitap düştü yere Gülmekten
ölen adam vakası bak sen şu işe kitabevinin iki farklı ve alakasız bölümünde
aynı kitap önüme düştü herhalde 2 farklı kitapsever aynı kitabı almaya niyetlenmiş ama tahminimce (çünkü
benimde başıma geliyor) o kadar çok kitap seçmiş ki birkaçını bırakmak zorunda
kalmış ama benden farklı olarak yerine koyacağına kitabevinde ferhangi (!) bir
yere koymuş …
Dedim ki; çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde ele geçer
yani atasözünün aslı bu bir kaçar iki kaçar üçüncüde yakalanır amma velakin biz
bunun yerine kafamıza göre bir şey uydururuz
Yani üçüncüde ne olur?
Muradına ersin değil mi :))
bende o vesileyle
aldım bu kitabı …
Kitaba
gelince;
Önce
yazarıda Hintli sanmıştım ama kitapta hintçe bazı sözcükleri gugıllarken yazara
da baktım meğerse ingilizmiş hindistanda çalışan bir İngiliz gazeteci bu
kitapları da yani hindistanın en özel dedektifi Vish Puri serisini de Hindistan
izlenimlerini hikaye ederek yazmış aslında her kitap ayrı ama Vish Puri
değişmiyor :) ucuz
dedektiflik romanlarından hımm durun tabi ki bugüne kadar hiç “ucuz dedektiflik
romanı” okumadım sanırım o polisiye kitaplarda ki bir tanımlama :)) neyse laf lafı yine açtı kitap gayet eğlenceli, hint alt
tabaka hayatına dair iyi gözlemler var dedektiflik hikayeleri de her zaman prim
yapar …
Henüz bitirmedim kitabı ama Tarquin Hall’ ın birkaç kitabını
da okurum gibime geliyor…
Hoş bir “ucuz dedektiflik romanı”
Namaste çek kürekleri kayıkçı!
Eyvallah …