23 Eylül 2019 Pazartesi

Işık Tanrısı - Roger ZELAZNY


Çok zorlayıcı/zor ama o kadar da farklı ve aykırı bir kitap; distopya desem değil, ütopya desem belki biraz, siber-punk desem var ama yok, bilimkurgu desem ki kitap bilimkurgu dizisinde yer alıyor bence hiç değil, fantastik-fantezi hem evet hım mm hem de hayır, yazar gerçekten üst bir metafizik evren yaratmış ama tabi burada ki tanrılar gerçek tanrı değil insanlar ama dünya yok olmuş sanırım günümüz kıyamet filmlerin de anlatılan gibi bir şey olarak insanlar dünyayı mahvetmiş. Tabi bu senaryo kitapta yazılı değil ben böyle olduğunu düşünüyorum, neyse yeni bir gezegen bulunup buraya transfer olmuşlar yani bu sahte tanrılar aslında birer insan hımmm yok insanda değil sanırım dünyada ki insdanlık bir şekilde kendilerini enerjiye dönüştürmeyi bulmuşlar yani bir çeşit varlık bu sahte tanrılar insanın uzantısı, bulundukları gezegenin yerli halkından bedenler bulup kendilerini oraya nakledebiliyorlar …

Dediğim gibi karışık bir kitap yukarıda anlatmaya çalıştığıma ek hint dini ve mitolojisiyle harmanlanmış birde gerçek-üstü teknolojiyle; hint tanrıları şeklinde bulundukları gezegeni söğüşleyip yerli halkı sömürüyorlar, adamımız Sam namı diğer Siddhartha namı diğer Mahasamatman namı diğer …

Bu sahte tanrılarında bir tane ismi yok ki arkadaş ..

Neyse işte Sam bu düzene kafa tutup yıkmayı amaçlıyor …

Bir nevi en basit şekliyle zincire vurulmuş Prometheus tabi bura da zincire vurulmamış ve çalacağı bir ateş yok ama olsun …

Bu kitabı tavsiye edermiyim? Sanırım etmem hele hele hint mitolojisine uzak, kast sistemi hakkında bilgisi olmayan biri hiç bulaşmasın; lakin beğendim mi? Garip bir şekilde evet çünkü sınırlarınızı zorluyor, çok değişik bir kurgu …

Neyse anacım ben bu kitabı anlatamayacağım giriş yapabildim ama yazıyı bağlayamayacağım, ekşi sözlükte sütyen takmayan memeli hayvan diye biri şunu yazmış bende buraya aktararak kaçıyorum ….

Çekme kürekleri kayıkçı !

roger zelazny'nin ithaki yayınları tarafından yayımlanan, şimdiye dek yazılmış en iyi beş bilimkurgu kitabından biri olduğu söylenen (ki muhtemelen doğrudur,) ülkemizde pek az kimsenin okuduğu, okuyanların daha da az bir kısmının anladığı, anlayanların mikroskobik bir azınlığının tavsiye ettiği müthiş kitap. okuru ilk bakışta allak bullak eden bir zaman kayması vardır, aynı bir zamanlar pulp fiction filmindeki üç hikayenin kronolojik sıra takip etmemesi karşısında afallayan izleyici örneği bu kitapta da yaşanacak, flashbackler akıl karıştıracak, sonuna gelindiğindeyse "niye bitti ulan!" nidasıyla duvara fırlatılacak, sonra şefkatli parmaklarla düştüğü yerden kaldırılıp her ay indirilip tekrar okunacağı bir rafa yerleştirilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder