KUMLARIN KADINI
KOBO ABE
“ Savaş sonrası Japonyanın önde gelen romancılarından “
Evet, yazarın tarzı okuduğum diğer geleneksel japon yazarlardan farklı
lakin romanda kadına bakış açısı hala geleneksel sanki biraz Tanizakimsi (!) ama
yine de japon literatürünün geleneksel kalıplardan silkinmeye başladığı bir
geçiş dönemi yazarı diyebilirim zannımca (burada hemen belirteyim edebiyat
alanında ne bir otoriteyim ne de akademik olarak bir edebiyatçıyım, evelallah sadece okuyucuyuz ve japon
edebiyatına meraklıyım açıkçası)
Kitabı okurken başlarda garip bir şekilde sisifos çağrışımları oluştu
gözümün önünde netekim sisifos yunan mitolojisinde ölüler diyarı hadesten
kaçmayı başarabilen üç kişiden biridir ama bundan ziyade kitaptaki kum
küreyicisi kadınla ilişki kurduğum sisifosun çarptırıldığı bir kayayı bir dağın
tepesine çıkarma görevi ama taş son kertede geri yuvarlanacaktır romanımızda ki
kadında böyle kaderimi kabullenip heryerden uçan kaçan düşen kumları küremektedir
ama kitabın sonlarına doğru sisifosun kayasından farklı olduğunu anlıyoruz amma
ve lakin bu kadar anlatma yeterli deyip uzatmıyoruz …
Yukarı da anlattığım köyün yerlisi kadın namı diğer kitaba isim veren
kumların kadını lakin neden kumların kadını onu tam sökemedim çünkü kitapta
birde erkek var aslında isyan eden, kaçmaya çalışan, planlar kurup sohbeti
döndüren hep erkek. Belki de yazar kitap boyunca kadın-erkek eşitsizliğini
böyle dengelemeye çalışmış…
Roman kasvetli, hep bir hapsolmuşluk ve bu doğal ve bir o kadarda garip
hapisten başarısız kaçma girişimleri yine de herşeye rağmen kaptırıp gittim üç
günde bitti kitap, özellikle japon literatüründen hoşlananlar için güzel bir
okuma …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder